İzlemek için:

Günaydın efendim. İyi haftalar diliyorum. Evvelâ Antalya Diplomasi Forumu’yla başlayalım.
Forum tabii önemli bir şey, ancak Batılıların katılımı çok düşük düzeyde ve az oldu. Daha çok Afrikalı ve Türkî devletler katıldı. Orada Erdoğan Türkiye’nin dış politikasını anlatan bir konuşma yaptı.
Türkiye ile ilgili ikinci husus, İsrail ile çatışmasızlık mekanizması kuruldu. İyi bir şey bu. Bilmiyorum, fikir Trump’tan mı geldi, bizden mi, İsrail’den mi çıktı? Belli değil.
Üçüncüsü, Türkiye ile ilgili İmamoğlu konusu Avrupa’da iyice dal budak sarmaya başladı. Amerika’da ilgisizlik var, ama Avrupa bu konuda önde geliyor. Zaten başka demokratik muhit yok artık dünyada.
Gelelim Trump’a.
Şimdi Trump’ın diplomasi anlayışı belli olmaya başladı: Solo diplomasi yapıyor. Yani tek başına hareket ediyor, yanına müttefiklerini almıyor. Danıştığı konusunda da pek emin değiliz. Rusya’ya gelince… Putin, daha doğrusu, Trump’ı pek dinlemiyor gibi.
Nitekim son olarak Sumı şehrine Rus saldırısı ve bombalaması, Amerika’ya karşı adeta bir isyan niteliğindeydi. İkinci konu Çin. Çin meselesine gelince, şunu söylemek mümkün: Çin, Amerika ile başa çıkabilecek ve Amerika’nın sözünü hiç dinlemeyecek gibi görünüyor.
Tarifeye karşı tarife koydu. Şimdi tarifeler konusunda Trump’ın kafası karışık görünüyor: Tarife koyuyor, ardından 90 günlük erteleme yapıyor. Bu arada Amerika’da “insider trading” (içeriden bilgiye dayalı alım-satım) şüpheleri gündeme geldi. Yani hisselerin düşüp yükseleceğini içeriden bilerek işlem yapma iddiaları sorgulanmaya başlandı.
Trump hakkında bir başka nokta daha var: Koyduğu vergiler dünya ticaretini adeta işlemez hale getirdi. Vergileri uyguladı, ancak sonra bunun kendi aleyhine olduğunu fark etti. Özellikle hangi alanda mı? Bilgisayar ve cep telefonları sektöründe – bu alanlarda yaptığı vergi artırımlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı.
Yani canı istediği gibi “Şu vergiye tabii, bu değil” diyerek değiştiriyor, tutarlı bir yaklaşımı yok gibi görünüyor. Avrupa Birliği ise, eğer vergiler 90 gün sonunda uygulanırsa, karşılık vereceğini açıkça belirtiyor. Trump’ın dünyanın başına bela olduğu söyleniyor – nitekim geçenlerde sağlık kontrolünden geçtiği haberlere yansımıştı.
Tabii bu sağlık kontrolünde beyin sağlığına bakılmıyor. Kalp, damar gibi rutin kontroller var ama beyin sağlığı ihmal ediliyor. Aslında bence her lider için düzenli beyin sağlığı check-up’ı zorunlu olmalı. Son dönemde ortaya çıkan bir başka gerçek daha var:
Amerika’nın gerçekten ciddiye aldığı ülke sayısı oldukça az. Yani Rusya’yı ciddiye alıyor, Çin’i ciddiye alıyor, tabi İsrail’le de arası iyi.
Amerika akıllı bir şey yaptı, İran’la görüşmeler yapılıyor, görüşmelerin iyi olduğu söyleniyor. Şimdi anlayamadığım şey, Obama’nın nükleer silahı yapmama konusunda 5+1 çerçevesinde vardığı anlaşmadan çıkan, bu lüzumsuzdur diyen Trump’ın kendisi. Tehdit ediyor, “Eğer bir anlaşmaya varamazsak bombalarız ama İsrail öncü kuvvet olacak” diyor.
Bu da çok tatsız bir şey, inşallah bir mutabakata varırlar çünkü Orta Doğu’da dengeler, İran’ı dışlayarak kurulamaz gibime geliyor.
Gazze konusunda İsrail bombalamaya devam ediyor, Trump o konuda sesini çıkarmıyor.
Yani adeta ileride Gazze’nin ancak kendisi tarafından onarılabileceği bir duruma gelmesini bekliyor, izlerini doğuruyor. Durum bu. Bir tek Batı Avrupa kaldı demokrasi kalesi olarak, her taraf otokratlarla dolu.
Saygılar sunuyorum efendim.