Başkan Erdoğan'dan Türkiye'yi Batı'ya şikayet eden Özgür Özel'e tepki: Siyasi mandacılık talep ediyor

Başkan Erdoğan, 9. Milli İrade İftarı Programı'nda konuştu.

Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları...

Rabbim bu mübarek ayda kendi rızası için edilen duaları yapılan ibadet ve hayırları kabul buyursun diyorum. 28 gün boyunca işte bu niyetle Ramazan'ı Şerif'i hep beraber idrak etmeye çalıştık. Sivil toplum tarafında vakıflarımız derneklerimiz gönüllü kuruluşlarımızla siyaset tarafında teşkilat mensuplarımız belediyelerimiz üyelerimizle cemiyet tarafından hayırseverlerimiz ticaret erbabıımızla devlet tarafından cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere bakanlıklarımız Kızılay'ımız AFAD'ımız diyanetimiz ve diğer resmi kuruluşlarımızla 85 milyon olarak herkes imkanları dahilinde hayırda yarış anlayışıyla rahmet iklimini Allah'a hamdolsun doya doya teneffüs ettik.

Bu Ramazan'da Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Yardımlarımızı artırmak suretiyle mazlum ve mağdurların yanında olmaya ihtimam gösterdik. Tüm gücümüzle tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm bitene 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız.

Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum. Türkiye'nin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini halen idrak edemeyen bu çevreler kendi tarihlerini bilmedikleri kendi hatalarını tanımadıkları için Türkiye'nin tarihi ve kültürel derinliğinden de habersizler. Mesela Suriye'deki devrime Türk milletinin niçin bu kadar sevindiğini Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını yeni Suriye hükumetinde niçin bu kadar Suriye'de eğitim görmüş bakan olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar.

Ülkemizde birileri Türkiye'nin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini hala idrak edemiyor. Türkiye'nin sıradan bir ülke olmadığını anlayacaklar.

Devleti zayıflatan popüler akımlar eskisi kadar rağbet görmüyor. LGBT musibetine yönelik tepkileri bunun işareti olarak yorumluyoruz. Sadece Asya'da Amerika'da değil devletler toplumu ve kamuyu güçlendirmek için yepyeni politikalar gerçekleştiriyorlar.

"FİLİSTİN DAVASININ SAVUNUCUSUYUZ"
Ramazan'da Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Yardımlarımızı artırmak suretiyle mazlum ve mağdurların yanında olmaya ihtimam gösterdik. Tüm gücümüzle, tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm bitene 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Allah ömür verdikçe Filistin davasının yılmaz, yıkılmaz, bileği bükülmez savunucusu olmaya devam edeceğiz.

Bugün bir kez daha doğdukları, büyüdükleri ve inşallah üzerinde ebediyen yaşayacakları toprakları savunurken şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara aciz şifalar diliyorum. Milletimizin iftihar vesilesi olan sivil toplum örgütlerimizin de Gazze ve diğer İslam beldeleri için yardım kampanyaları tertiplediğini memnuniyetle müşahede ediyoruz.

Milli İrade Platformu'nda temsil edilen kuruluşlarımızla birlikte mazlumların imdadına koşan tüm kardeşlerime ve hayırseverlerimize bugün bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Kuruluşlarımızın Ramazan'dan sonra da Filistinli kardeşlerimizin acısını paylaşacağına, ekmeğini bölüşeceğine, hayır dualarını Gazze'nin izzet ve şahsiyet abidesi evlatlarından eksik etmeyeceğine yürekten inanıyorum.

ÖZGÜR ÖZEL'İN BOYKOT ÇAĞRISINA TEPKİ
Aziz kardeşlerim İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP Genel Başkanı'nın yaptığı sorumsuz boykot çağrılarıyla, isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini yine bundan ayrı göremeyiz. İşte sizler de takip ettiniz. Bir haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, soygunu perdelemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Marjinal sol örgütleri öne sürmekten, gençlerin arkasına saklanmaya, ecdat mirası camilerimize terbiyesizlik yapmaktan, güvenlik güçlerimize hakaret edilmesine kadar her türlü kepazelik sergilendi.

"TÜRKİYE'Yİ YABANCILARA ŞİKAYET ETTİLER"
Hak arama bahanesiyle, demokrasiyle, hukukla, meşru hak arama yollarıyla asla alakası olmayan çok tehlikeli bir provokasyona giriştiler. Ancak polisimizin soğukkanlı ve kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı, zorbalığa maruz kalmalarına rağmen vakarını koruyan gençlerimizin sakin duruşu sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadı. Bunların hiçbirinde muvaffak olamayınca bu sefer Türkiye'yi yabancılara şikayet etmeye, Türkiye'yi alenen kötülemeye başladılar. Şimdi değerli kardeşlerim, 23 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce farklı ülkeden binlerce siyasi temsilci ile görüştüm. Bunların arasında pek çok muhalefetlileri de vardı. Bakın şunu çok net söylüyorum. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Ama bizdeki muhalefet, uluslararası her platformda, kendilerine her mikrofon uzatıldığında bunu yapmaktan kaçınmadı, kaçınmıyor.

Ancak önceki gün, bizim de tahmin edemeyeceğimiz yeni bir eşik aşıldı. Son olarak, batıya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Öyle büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ki, Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor, resmen siyasi mandacılık talep ediyor.

CHP'nin Genel Başkanı Gazze soykırımındaki iki yüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım dileniyor. Kendimizi terk edilmiş hissettik diyor. Yani yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız demeye getiriyor. Meselenin daha hazin tarafı ise şudur değerli kardeşlerim. Bu zat ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşürüyorum sorusunu sormak aklına dahi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar. Bize saldırıyorlar. İyi de sizin söylediklerinizin İngiliz muhipleri cemiyetinden ne farkı var?