- 12.04.2025 04:10
- Giriş: 12.04.2025 04:10
- Güncelleme: 12.04.2025 04:29

Oktay EVSEN
Nebat Bükrek'in "Yılmaz" adlı kitabı Parlayan Kitap etiketiyle okuyucularıyla buluştu. Emekli öğretmen Nebat Bükrek ilk romanını “Giderlerse gitsinler!” diyenlere atıfla, söylenen sözler, çekilen acılar yok sayılmasın, bir avuç huzur uğruna ödenen bedeller unutulmasın diye kaleme aldığını söylüyor, tarihe not düşmek istiyor. Romanda idealist genç öğretmen Nehir’in hayalleri, çalıştığı köyden kurtuluş için yaptığı evliliği, ilerleyen yıllarda yaşamının başat öğesi halini alan anneliği ve oğulları anlatılıyor.
En büyüğü doktor olup Almanya’ya gitme kararı veren Yılmaz, ortanca Güney ve en küçüğü öğrenme güçlüğü olan Ahmet. Yılmaz’ın karar verme süreci, Almanya’ya gidişi, orada yaşadıkları neredeyse polisiye roman gibi sürükleyici ilerliyor. Yılmaz’ın akıbetine duyulan merak, Nehir’in sabrı ve tükenmeyen özverisine duyulan şaşkınlık kitap boyunca devam ediyor.
Yılmaz’ın bavulunu alıp yeterince bilmediği, gezmek için bile gitmediği bir ülkeye yerleşip orada tutunmaya çalıştığı, kendini, zamanla yıkanmaktan rengi değişen, solan bir giysideki yama gibi gördüğü, umutla umutsuzluk arasında gidip geldiği günleri sanki yanındaymış gibi yaşıyorsunuz. Aracı kurumlara ödenen paralar, dil öğrenmek ve denklik sınavında başarılı olmak için harcanan çaba, sonrasında uzak, küçük kliniklerde çalışmaya razı olmak ve öğretmen bir ailenin kısıtlı bütçesiyle bunları yapmaya çalışmak hiç kolay değil.
Diğer yandan hayallerini, yalnızlığını, endişelerini içine gömüp, her birini ihmal etmeden çocuklarına yetişmeye, destek olmaya, anne olmaya çabalayan Nehir’in yaşamı da çok zorlayıcı. Ama insan denen canlı bazen sanılandan çok daha güçlü olabiliyor. Göbek bağının gömüldüğü toprakları terk etmek, sahip olduğu kökleri, acıta acıta koparıp göçmen olup yollara düşmek kolay olmasa da hayat bir biçimde yolunu buluyor. Okuyucu da bu yol boyunca kahramanlara eşlik ediyor.