En son yazacaklarımızı yazarak başlayayım. Bu takımın net iki stopere ihtiyacı var, net bir oyun kurucuya ihtiyacı var. Bunlar olmadığı zaman işler tamamen tesadüflere kalıyor. Söz gelimi oyunun ilk yarısında Trabzonspor’un sahaya yansıttığı futbola bakalım; akıllı oyun diyeceğimiz bir görüntü var. Zaman zaman ön alan baskısı... İkinci topları kazanma için ortaya konulan çaba, geriden uzun toplarla özellikle Uğurcan’ın temiz ayakları kullanma arzusu ve Zubkov merkezli, sağ kanat hücumları. Ortaya ne çıktı, saat gibi işleyen bir plan ve sonucunda, soyunma odasına önde gidilen bir ilk yarı.
Bütün bunlar tamam da ikinci yarı neler oldu ve fark oluştu. İşte bunun yanıtı girişte yazdığım cümlede saklı. Dragus’un oyun kurucu olmayacağı net, Orta alanda Mendy ve Lundstram sadece top kazanmaya yönelik oyuncular. Mustafa Eskihellaç da sol savunmacı olunca, Fenerbahçe iştahla çıktığı soyunma odasından Trabzonspor’un ceza sahasına adeta kamp kurdu.
Hal böyle olunca hatalar kaçınılmaz hale geldi. Oyun neredeyse Trabzonspor’un birinci bölgesinde oynanmaya başlayınca, defolar birer birer ortaya çıktı. Trabzonspor’un sayısal üstün olduğu ceza sahasında yaptığı yerleşim hatası. Okay topu uzaklaştırırken Talisca’ya adeta bir asist yapması, Mustafa’nın tehlikeli alanda kontrolsüz hamlesi sonucu bu hale getirdi,
Burada Fatih hocanın geç hamlesini de yazmak gerekiyor. Oyun 2-1’e geldiğinde, rakip hakimiyeti ele geçirdiğinde oyuncu değişikliklerini yapması gerekiyordu. Ozan ve Visca’ın oyuna geç girmesi, oyunun kopmasına neden oldu.
Sonuç olarak Trabzonspor kadro gücü olarak daha geride olduğu rakibine karşı önce geceyi, karanlığı yaşattı sonra oyun ve oyuncu değişimini yapmak için gerekli derinliğe de sahip olmadığı için kendisi karanlığın içine düştü.