İzmir Körfezi’nde havaların ısınmasıyla birlikte yeniden ortaya çıkan deniz marulu yoğunluğu, çevre uzmanlarını ve kent sakinlerini endişelendirmeye başladı. Körfez’de gözlenen bu durum, geçmiş yıllarda Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj krizini hatırlatırken, uzmanlar deniz ekosisteminde alarm veren gelişmelere karşı acil önlem çağrısı yaptı. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar özellikle sıcaklıkların artmasıyla birlikte denizlerdeki kirliliğin tetiklediği bu tür doğa olaylarının, arıtma sistemlerindeki eksikliklerle doğrudan bağlantılı olduğu vurguladı.
“Tüm nehirlerimizden zehir akıyor!”
Deniz marulu ve müsilajın kökende aynı olduğunu belirten Yaşar, “Örneğin bugünlerde Ege Denizi’nde deniz marulu patlarken, Marmara Denizi’nde de müsilaj patlıyor. Bunun en önemli nedeni sıcaklıkların artmasıdır. Buna çözüm olarak Türkiye'deki tüm arıtma tesisleri çalıştırılmalı, gerekiyorsa enerjileri sübvanse edilmeli. Çünkü tüm nehirlerimiz zehir akıyor bu da denizlerimizde müsilaj ve deniz marulu patlamalarına neden oluyor.” dedi.
“Temiz su gelmezse yaz ayları kabusa dönebilir”
2025 yazının ciddi kuraklık ve aşırı sıcak hava koşullarıyla geçebileceğinin açıklanması üzerine Uzmanlar, körfezde kirlilik ve koku sıkıntıları yaşanabileceğini belirtti. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Yaşar, “Eğer ortama temiz su, yani arıtılmış su verilirse sıcaklık artışının çok da önemi kalmaz. Ancak Körfez, kirliliğe o kadar doygun bir hale geldi ki… En küçük sıcaklık artışında bile adeta patlıyor. Yaz ayları İzmir için hoş geçmeyecek. Zaten şimdiden kötü koku hissedilmeye başlandı.” ifadelerini kullandı.
“Arıtmaları çalıştırın!”
Çözüm yolunun tüm arıtmaların çalıştırılması olduğuna değinen Yaşar, “Özellikle atık suların arıtıldıktan sonra tarımda değerlendirilmesi hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük katkı sağlar. Çözümün ilk adımı, Körfez’e ulaşan tüm atıkların arıtılmasıdır. Ancak sadece arıtmak yetmez. Bu suların yeniden kullanımı, özellikle kuraklık tehdidi altındaki tarım alanları için büyük bir fırsattır. Arıtılan suların tarıma kazandırılması, hem denizlerde musilaj gibi çevresel felaketlerin önüne geçilmesini sağlar hem de susuzlukla mücadele eden çiftçiye destek olur. Bu sayede iki büyük sorunu tek hamlede çözmek mümkün. İzmir’in en kolay çözülebilecek sorunlarından biri deniz kirliliğidir. Yeter ki doğru planlama yapılsın, gerekli altyapı yatırımları tam kapasiteyle devreye alınsın” şeklinde konuştu.